2 Haziran 2013 Pazar

Anlat bana...

      Şiir yazmayı seviyorum. Hani ilham gelmezse yazamaz insan derler ya, sanırım şu an ilham geldi, hatta bugün yatıya kalacak gibi. Zihnimden onlarca dize dökülüyor. Unutmadan yazayım dedim. Sonra yazarım dediğinizde geçmiş olsun, unutuluyor. Böyle yazmayıp unuttuğum çok şiir var. Belki siz unutmuyor olabilirsiniz, ama ben unutuyorum. En güzeli hemen yazmak. Umarım beğenirsiniz. Aslında bu dizelerin hepsinde bir hikaye saklı desem inanır mısınız? Belki bir gün, onları da yazarım burada, ne dersiniz?

        ANLAT
Gözlerin gece gökyüzü,
Ne zifiri karanlık, ne de gece mavisi,
Bulutlanmış sanki, biraz nemli,
Bu gece gözlerin film makinesi,
Bir geçmiş hüzünler, bir pişmanlıklar mı oynuyor?
Yenilmişliklerin çok da neden yengilerin az?
Sevdiğin ve sevildiğin anlar,
Her şeye rağmen duruyorsun be koca çınar.
Bak rüzgar senin için burada,
Durma artık al rüzgarın sesini arkana,
Söyle eskilerden içli bir şarkı.

Anlat bana annemin 'On Yedili' masalını,
Daha daha eskilerden anlat,
Annemin anlattıklarından,
Saat tamircisiyle eşi Hüsna'yı anlat
Saati kıran Hüsna'nın 'Seyit saat öldü' deyişini anlat,
Hadi anlat o naif eski kadınları,
Kış gecelerimizi süsleyen komik anekdotları,
'Hüsna saat ölür mü?' derken Seyit'in yüzünü anlat.
Anneannemin kokulu kavunlarını da anlat mesela,
Olmuyor! Annem gibi anlatamıyorsun!

Evimizin balkonunu, çiçekli balkon demirlerini,
Karşı bahçedeki dut ağacını, anlatamaz mısın?
Yeşil, kırmızı, mavi ve kahverengi naylon terliklerimizi,
Oyuna hiç doyamadığımızı anlat,
Hadi anlat gözlerimizin çocukluktaki rengini.

                                               Sevuk BEGEN
http://kumtanesiyiz.blogspot.com/