30 Kasım 2013 Cumartesi

Etkinlik Zamanı 1

Havalar soğumaya başladı. Çocuklarımız oyun parklarında uzun süreli oynayamayacaklar artık. Yine gezmelerimizde kapalı mekanları daha çok tercih etmeye başlayacağız. Çocukların hafta sonu kısa süreli açık hava oyunlarından sonra televizyona esir olmamaları için Demir ile yaptığımız bir etkinliği paylaşmak istiyorum. Malzemeler evde kolayca temin edebileceğimiz malzemeler olacak. 4-6 yaş için uygun bir etkinlik. Etkinliğimizin adı Sevimli Korsanlar.

Malzemeler:
Mavi bir poşet
Dikdörtgen bir karton, yoksa eski bir dergi, kapağı
Kullanılmış kağıtlar, eski dergiler
Yapıştırıcı
Çöp şiş
İp
Makas
Hamur yapıştırıcı
Yapılışı:
Dikdörtgen şeklindeki eski dergi kapağımızı alıyoruz, altına ve üstüne yapıştırıcı sürüyoruz. Mavi bir çöp poşetini yan tarafından keserek açıp kartonumuzu poşetle kaplıyoruz. Yapıştırıcı sürülmüş kısımlarda poşeti büzdürerek deniz ve dalgaları yapıyoruz. Kağıttan katlamalarla gemileri yapıp dalgaların üzerine yapıştırıyoruz. Sevimli korsanları çizerek kesiyoruz. Beyaz veya renkli kağıtlarla yelken ve korsan bayraklarını yapıp çöp şişe geçiriyoruz. Yelken ipini çöp şişe bağladıktan sonra çöp şişi geminin ortasından geçirerek dalgaların içine gizlediğimiz hamur yapıştırıcıya batırıyoruz. Sevimli Korsanlarımız denizde pupa yelken gitmeye hazırlar. Tamamını çocuklarımızın yapacağı bir etkinlik. Gördüğünüz gibi tüm çizimler, kesimler Demir'e ait. Bende istediği zaman, ipi düğüm atmak gibi küçük yardımlarda bulundum.

 
Çalışma bittikten sonra çocuklar isterse bir öykü oluşturmaya başlanabilir.
Sevimli Korsanlar Sankor Adası'na gitmek için yola çıktıklarından buyana on gün geçmiş. Korsan Demi ve Korsan Emi birlikte çıkmışlar yola. İki ayrı gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Yolda gemilerden biri batar veya arıza yaparsa diğeriyle yolculuğa devam ederiz diye düşünmüşler. Sankor Adası oldukça uzakmış...
                           Sevuk BEGEN
Çocuklarınızla değerli zamanlar geçirmeniz dileğiyle...

27 Kasım 2013 Çarşamba

İnsanın Dramı

Kanatırcasına ısırsan da dudağını,
Kırpmasan gözlerini düşmesin diye,
Birazdan bir damla süzülecek yanağından,
Hissedeceksin onun sıcaklığını,
Silme kalsın soğuyuncaya kadar seninle.

Sonra unutacaksın her şeyi,
Bir çocuk gibi sevindiğinde,
Belirecek yüzünde en içten gülümsemeler,
Gül gülebildiğince...

Bunları yaşıyorsan biteviye,
İnsansın hala sen de.
Yarınlara yürürken,
Tut elimi öyleyse...
                        Canan Begendi
http://kumtanesiyiz.blogspot.com/

23 Kasım 2013 Cumartesi

Yorgunluğa Barok Müzik...

Günümüz insanının sorunsalı haline geldi yorgunluk. Offf...Çok yoruldum. ağzımı açmaya halim yok. İşten gelip yemeği yiyen yığılıp kalıyor kanepeye artık. Trafik, uzun çalışma saatleri, büyükşehir hayatında iş, ev, okul ve gittiğiniz sosyal alanlarınızın farklı yerleşkelerde olması, çalışma hayatında stres, başarı kaygısı, ekonomik durumun devamlılığını sağlayabilme gibi ve daha buna benzer bir çok nedenle her fırsatta yorgunluktan dem vuruyoruz. İşte bu noktada çalışma molalarında, yoğun çalışma öncesi, yemekten sonra gibi size uygun saatlerde barok müzik dinleyerek uyanık rahatlama ve dinlenme yaşayabilirsiniz. Bilim insanlarına göre dakikada 60-70 vuruşlu bir barok müziği ritmi, dinlenen bir insanın kalbinin ritmine benzer. Dinlenen insanın nabzı, dakikada altmış- yetmiş atıştır. Belki de müziği kullanarak hem uyanıkken dinlenmiş oluruz, hem de beynimizi öğrenmeye hazırlamış oluruz. Bu tür müzikler uyanık bir bilinç durumundayken dinlenmeyi ve öğrenmeye faydalı bir durum olan değiştirilmiş bir bilinç haline yol açıyor. Öğrenmede sağ beynimizi kullanmamız içinde önemli bir hazırlayıcı oluyor. Hangi barok eserleri dinleyebiliriz:

Schubert'ten La majör Alabalık Piyano Beşli
Vivaldi'den Re majör Gitar Konçertosu
Vivaldi'den Re majör Flüt Konçertosu
Mozart'tan no.21'deki Piyano Konçertosu
Handel'den Si bemol Majör Harp Konçertosu

Sağ beyni öğrenmede kullanarak başarıyı arttırabiliriz. Geveze ve ezberci sol beynimize karşılık sağ beynimizi kullanarak öğrenmemizi farklılaştırabiliriz. Özellikle çok sık öğrenme ortamında bulunanlar, çalışmadan önce bu müzikleri en az yirmi dakika dinleyerek, çok parlak olmayan bir ortamda okumayı ve yazmayı sağlayacak bir aydınlıkta, rahat bir koltukta kaslarını esneterek oturabilirler. Dinlerken  enerji kaynaklarını, bir volkanı, yerden fışkıran bir yeraltı su kaynağını, bir şelaleyi düşünebilirsiniz. Dinlenmenin sonunda aynı ortamı kullanarak konsantrasyonunuzu bozmadan çalışmalarınıza başlayınız. Kullandığınız çalışma ortamında yapabiliyorsanız her gün bu müzikleri dinlerken kendinizi bir yağmur damlası, bir kelebek gibi hissederek onların doğada izledikleri yolları zihninizde canlandırabilirsiniz. Bu şekilde sol beyninizin yanında sağ beyninizi de kullanmak öğrenmede avantajlar sağlayabilirsiniz diyorum. İyi çalışmalar...

13 Kasım 2013 Çarşamba

Okuma Zekası

Zekayı, kalıtsal olarak getirdiğimiz, çevresel koşullarla onu geliştirdiğimiz, muhakeme, sorun çözme, çevreyi algılama, yeni durumlara uyum, öğrenme, öğrenilenleri en iyi şekilde karşılaştığı durumlarda kullanma, yaşadığı toplumu algılama ve topluma değer katma, kültürel ürünler sağlama vb. şeklinde tanımlarız. Bilim adamları günümüzde pek çok zeka çeşidinden söz etmekteler. Sekiz farklı zeka türü olduğu artık biliniyor. Hatta artık sosyal zeka dediğimiz EQ dan bahsediyoruz. Ama artık bilim insanları RIQ (Reading Intelligence Quotient) denilen okuma zekasından söz ediyorlar. Zeka çeşitleri sayısı gittikçe artıyor. Ne hoş zeki olmayan hiç kimse kalmasın! Bu kadar zeki insan varda, neden hala açlığa, adaletsizliğe çare bulamıyoruz. Farklı bir zeka bulmak gerek o zaman: Ahlaksal zeka. Bu güzel bir zeka çeşidi olurdu. Ama bilim adamları hala böyle bir zeka çeşidinden söz etmemekteler. Çünkü bu zeka çeşidi için sanırım alacak materyal, kitap vb daha az olabilir. Yani bu alanda rant daha azdır diyorum ve bu zeka çeşidini de ben kazandırıyorum. Daha sonra bu zekanın kavramlarını ve nasıl gelişeceğini de bir başka yazımda yazarım. Umarım buda ilerde zeka konusuna farklı bir bakış açısı kazandırır. Konuyu dağıtmadan devam edersek, beyin hücreleri arasındaki bağlantıyı en iyi sağlayan unsurlardan birisi de sözcük bilgisi. İyi organize edilmiş okuma faaliyetleri beyinde çok farklı örüntüler oluşturabiliyor. Okuma eylemi zamanla analiz, sentez ve muhakeme gücümüzün kapasitesini arttırıyor. Okuma eylemiyle öğrenme ve yaratıcılık becerilerimizi geliştiriyor. okuma zekasını neyle ölçebiliriz sorusu aklıma geliyor. Yıllık okunan kitap sayısıyla ölçülür diyorlar ama ben buna katkı yapmak isterim. Yalnız okunan kitap sayısı değil insana değer katabilen kitaplar da olmalı. Günde bir kitap okumak çalışan insan için biraz zor, ama imkansız değildir. Burada insanın okuma hızı devreye girer. çok hızlı okuyan insanlar tanıyoruzdur mutlaka. O halde yıllık ortalama 1-10 kitap alt seviye, 11-20 kitap ortanın altında, 20-30 kitap orta, 31-50 kitap ileri seviye, 51-100 kitap çok ileri seviye, 101 ve üzeri deha seviyesi denebiliyor. Her gün bir kitap okuyan varsa ona ne denilebilir bilmiyorum. Yayın evlerinin iştahını kabartan bir zeka türü anlayacağınız. Ama konu kitap olunca elbette ki okumak önemli, yalnız deha olayım diye de önümüze geleni okumak, olsa olsa yayın evlerinin ekmeğine yağ olur. Evet diğer zeka türlerine katkı sağlayan, ayrıca bireyin gelişimiyle, toplumun gelişiminin öncülü olarak bu zeka türünün, geleceğe katkısı pek çok olacak.  Okuma eyleminde tercihimizi bizi duygusal, düşünsel ve mesleki anlamda geliştirecek kitaplara ağırlık vererek yaparsak bunun bizdeki etkisini görebiliriz. Ama tüketime yönelik yazılan kitapların bize katkısı ne kadar olur ki? Okumanın yaşam boyu sürdüğünü düşünecek olursak bugünden başlayalım haydi okumaya...
http://kumtanesiyiz.blogspot.com/

9 Kasım 2013 Cumartesi

Kitaba Doyduk

3 Kasım Cumartesi Beylikdüzü Tüyap'taydık. Hani derler ya 'İğne atsan yere düşmüyor.' fuarın ilk günüydü ve hakikaten öyleydi.
İlk durağımız Gün Işığı kitaplığıydı. Yazar Behiç Ak'ın iki güzel kitabını aldık.
 
 
Kitaplar: Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor ve Benim Bir Karışım
 
 
Çok eğlenceli kitaplar, Demir çok beğendi. İkisini de bu hafta tekrar tekrar okuduk. Anlatım çok akıcı ve klasik çocuk öyküleri gibi değil. Okuyanda bir tat bırakıyor.
 
 
Demir'in seçtiği diğer kitap ise Buz Devri sanal gerçeklik kitabı. Okurken bir kurulum CD sini bilgisayarınıza yerleştirip kurulum yazılımını çalıştırıyorsunuz. Sonra kitapta verilen kartları bilgisayarınızın kamerasına tutuyorsunuz. Böylece okuyucu ile film karakterleri bir araya getiriliyor.
 
 
Crash ve Eddie ile karda oyun oynuyorsunuz. Manny ile buzdan bir labirentte dolaşıyorsunuz.
 
 
Farklı yayın stantlarını inceleme fırsatımız oldu. Penguen yayınları en renkli standa sahipti.
 
 
Bugün imza günleri vardı. Penguen severlere duyurulur...

 
Hayykitap Çocuk yayınlarının kitaplarına göz attık.

 
Bu sıtanttaki kitap dizilimi hoşumuza gitti. Bu dizimi yapan kişinin emeğine saygıdan paylaşmak istedim.
 
İnsan bu kadar kitap görünce bir süre sonra ben neredeyim, sanırım burası kitaplar ülkesi, demeye başlıyor. Çoook kitap vardı çoook. Ne güzel ve ne saadetli...


Demir Taşi ve Bon Bon kitaplarını inceliyor. Buradan doğru Tudem Yayınlarına gidiyoruz. Görevlilerden kataloglarını alıp bu yıl yeni çıkan kitaplara bakıyoruz.


                                   
 
Tudem, bazı kitapların kısa ve küçük kitap formatında tanıtımlarını hazırlamış. Görevliler bunları da veriyorlar. Ne hoş... Çiğdem Gündeş'in imza günü...
 
 
 
Kitaplarımızı alıp sıraya giriyoruz. Yazar kitaplarını imzaladıktan sonra buradan ayrılarak, Yapı Kredi Yayınlarına gidiyoruz.
 
 
Yazar Sara Şahinkanat ile resimleyen Ayşe İnan Arıcan imza günündeydiler. Demir kitaba doyduktan sonra sıra bana geldi. Benim standım Türk Tarih Kurumu'nun standı oldu. Bunlarda benim aldıklarım.



 
 Son iki gün, mutlaka gidin derim. Bir çok yayın evi % 20 -% 30 indirim yapmış.
Görüldüğü gibi kitaba doyduk. Giderseniz size de şimdiden afiyet olsun.
http://kumtanesiyiz.blogspot.com/

5 Kasım 2013 Salı

Nice 90 Yıllara

Cumhuriyetimizin 90. yılını kutladık. Öncesinde dizi kostümleri yapan Sağdıçlar'a gittik. Sağdıçlar tarihi dizilerin, tiyatro oyunlarının kostümlerini dikiyorlar.

 
  Kaftanlar, sarıklar, bindallılar daha neler vardı neler.

 
 Yine dizi ve oyunlarda kullanılan aksesuarları inceledik.

 
 İşte padişah kostümü!

 
 
 Yeniçeri kostümlerini gördük.

 
 Atalarımızın giyim kuşamlarını anlattım oğluma. Tarihin şanlı sayfalarını süsleyen atalarımızı anlattım. Son olarak da oraya ne için gitmiştik?


Oğlumla Atatürk kalpaklarımızı denedik ve ikimiz de birer tane aldık, Cumhuriyet bayramında giymek için. Sağdıçlar' da ki kostümler üzerinden beş yaşındaki bir çocuğa tarih kitaplarından anlatamayacağım şanlı geçmişimizi anlattım. Büyük kurtarıcımızın kalpağından alarak Sağdıçlar' a veda ettik. Bayramı iple çekerken Demir öğretmeninin verdiği şiiri ezberledi.


 
 İşte Cumhuriyet Bayramı kutlamaları...

 
    Uyandık karanlıktan
Ekim'de aydınlığa
Cumhuriyetin ilanı
 Kutlu olsun vatana.
 
 
Ne güzelsiniz Cumhuriyet çocukları...
Şanlı bayrağımız, vatan toprağımız size emanet.
Türk Milleti'nin güzel evlatları...
Kutlu olsun bayramımız,
Başınız hep önde ve dik olsun,
Kalpleriniz Atatürk sevgisiyle dolsun.