15 Mayıs 2013 Çarşamba

Evdeki Kemancı

Müzik, hayatımıza işitme yeteneğimizi kazandığımız an girer ve bir ömür duygu dünyamızın can suyudur. Daha anne karnında tanışır insanoğlu onunla .Bir ömür sürer birlikteliği. Doğduktan  sonra ninnilerle tanışır, müzikle dalar uykuya. Her yeni gün yeni melodiler duyar. Müziğin ahengine kapılan çocuk dans eder, mırıldanır ve büyüdükçe şarkılar söyler. Evrenseldir müzik ,bu yüzden hangi dilde olursa olsun insan onu sever.
Ama bazı çocuklarda şarkı söylemeden öte işaretler vardır ki, bunlar küçük yaştan itibaren gözlenerek fark edilebilir. On iki çocuğun kemanla tanışmasına ve eğitim almasına rehberlik etmiş bir insan olarak soruyorum. O halde erken çocukluk ve çocukluk döneminde aile ve öğretmenlerin bu konuya dikkatle eğilmesi gerekmiyor mu? Yetenekli çocukların erken keşfedilmesi sizce de bu alanda harikalar yaratmaları için önemli bir aşama değil midir? Çocuklarımızı keşfedelim. Biz anneler iyi gözlemciyizdir. İlk görev bizim, sonra baba ve öğretmenlerin. Ailede bir müzisyen varsa çocuğun keşfi kolay olur. Nitekim Dünyaca ünlü keman virtüözümüz Suna Kan 'ın babası müzisyendir. Suna Kan,  keman eğitimine beş yaşında başlamıştır. Bunun yanında Cahit Aşkın'ın ailesinde müzisyen yoktur. Onun yeteneği ilkokulda fark edilmiştir. Bu iki örnek bize aile ve öğretmenin bir kaşif ciddiyetiyle hareket etmesi gerekliliğini çok iyi modelliyor. Müzik eğitmenleri 6-13 yaşın keman eğitiminde uygun yaş olduğunu belirtiyorlar. Çünkü insanda kas ve motor gelişimi kabadan inceye ya da içten dışa gerçekleşiyor. Önce kol, sonra el, daha sonra da parmak kaslarımız gelişmektedir.

Birçoğumuz bu tekerlemeyi söylemiştir, öğretmiştir yavrusuna.

Ağzım kapalı çarşı,
Burnum horhor çeşmesi,
Elmacılar(yanaklar gösterilir)
Aynacılar (gözler gösterilir) 
Kemancılar(kaşlar gösterilir)...
 
Bu tekerlemelerde duyar belki çocuk ilk defa kemanın adını. Nasıldır bu kemanın sesi? Keman sesi insan sesine en yakın sestir.
Bazen bir bebeğin ninnisidir,
Bir çocuğun kıkırdaması,
Bir kadının gözyaşıdır kimi zaman,
Bir babanın ekmek kavgası,
Bir ihtiyarın sızılarıdır keman,
Bir gencin kalp acısı,
Suyun çağıltısı, rüzgarın esintisi
Bir dolu tanesidir keman,
Kuş cıvıltısı, arı vızıltısı.
Bu kadar bize yakın, bizden,
En çok da yaşayan insandır keman.
                                                     Sevuk BEGEN
  
Bunca yıl nice yetenekler keşfedilemedi ülkemizde acaba. Şimdi kim bilir neredeler? Yeteneklerini fark edemeden belki de göçüp gittiler. Belki de bir keman sesi duyduklarında irkilmekteler. Acaba hangi kemanın sesinde ağlamaktalar?
 
 
Bu fotoğrafı Viyana'da bir parkta çektim. Bizim parklara bakarsanız anlarsınız, neden keşfedilmeyen çocukların kemanın sesinde ağladıklarını.
http://kumtanesiyiz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder