Bazen bir denizin sevgilisi, bazen bir derenin ağzındayım. Belki de annemin, babamın üflediği camdayım.Bu yüzdendir kırılganlıklarım.Bazen bir kaleyim çocukların ellerinde, bazen bir beton gibiyim kederlerde.Rüzgar mı kopardı geldi beni, yoksa azgın dalgalar mı bilemezsiniz.Bir kum tanesi kadarım evrende. Yazmak istiyorum artık ben de.
16 Nisan 2014 Çarşamba
Manidar Sorular
Oğlumun fotoğraftaki yüz ifadesi 'Ben de astronot olabilir miyim?' sorusuna verdiğim yanıtlar neticesinde böyle oldu. O halde soralım;
Daha kaç kuşak bu sorularla büyüyecek?
Daha kaç kuşak çocuğun astronot olmak yalnızca hayallerini süsleyecek?
Ben çocukken İngilizce kitaplarımızda Amstrong ve Aldrin'in ayda yürüyüşünü okurduk ve hayal kurardık. Oğlumda bu sergideki astronotlara bakıyor ve o da hayal kuruyor. Ben kurmuştum olmadı, oğlum aynı hayalleri kuruyor, olmayacak toruna bakacağız artık...
Ne zaman ülkemin insanları bu alanlarda bir şeyler yapmaya başlayacaklar?
Kaç kuşak sonraki bir anne çocuğunun hayalinin gerçekleşebileceğini umut edecek.
Kimler astronot olabilir? açıkladım oğluma.
Sonra Buket Uzuner'in biyografisini hatırladım. Çocukken astronot olmak istemiş, şimdi çok iyi bir yazar.
Kim bilir oğlum da bir gün bu hayallerini yazar.
Amstrong and Aldrin walked on the moon in 1969.
When will walk our children on the moon? When...
Kavm-i Türk 45 yıl olmuş.
Saygılarımla...
7 Nisan 2014 Pazartesi
İtüro Robot Olimpiyatları- 2014
İtüro Robot Olimpiyatları 10 Nisan 2014 Perşembe günü başlıyor. Demir ve benim gibi meraklılarına duyurulur. Şimdiden sabırsızlanıyoruz.
İşte bu yıl yapılacak olimpiyatların programı...
Geçen sene mimi sumo yarışmasından bir kare...
Geçen senenin merdiven çıkan robot birincisi...
Demir, geçen sene elenen robotlardan ikisini incelerken...
Olimpiyat, bu yıl da İtü Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezinde düzenlenecek. Olimpiyat gözlemlerini daha sonra sizlerle paylaşacağız.
1. GÜN (10 Nisan 2014)
| |
---|---|
09:00 – 12:00 | Kayıt |
10:00 – 11:00 | Açılış Töreni |
11:00 – 12:00 | Açılış Kokteyli |
12:00 – 13:00 | Seminer: Prof. Okyay Kaynak – “21. Yüzyılda Robotik” |
13:00 – 15:00 | Çizgi İzleyen |
13:00 – 14:00 | Kendini Dengeleyen |
15:00 – 16:00 | Söyleşi: Peter Fankhauser and Michael Neunert – Rezero |
16:00 – 18:00 | Çizgi İzleyen – Mikro Sumo |
2. GÜN (11 Nisan 2014)
| |
09:00 – 12:00 | Çizgi İzleyen |
10:00 – 12:00 | Mikro Sumo |
12:00 – 13:00 | Basketbol |
13:00 – 14:00 | Seminer: Prof. Fatoş Yarman Vural - "Yapay Zeka, Doğal Zeka, Ortak Zeka" |
14:00 – 15:00 | Senaryo: Top Taşıma |
15:00 – 18:00 | Yangın Söndüren |
16:00 – 17:00 | Renk Seçen |
3. GÜN (12 Nisan 2014)
| |
10:00 – 11:00 | Süpürge |
11:00 – 12:00 | Çizgi İzleyen |
12:00 – 16:00 | Labirent |
12:00 – 13:00 | Mikro Sumo – Final |
13:00 – 14:30 | Panel: Tıpta Robotik |
14:30 – 15:30 | Merdiven Çıkan |
16:00 – 18:00 | Kapanış Töreni |
6 Nisan 2014 Pazar
Dalyan
Geçen yıl Temmuz gibi Bodrum'dan Datça'ya geçince, hemen Bodrum'a dönmeyelim diyerek Marmaris'e gittik. Marmaris'te İçmeler'de iki gün bir gece geçirdik. Daha fazla tahammül sınırımı zorlayamadım. Çocuklar için katlandım. Çok turiste endeksli bir tatil beldemiz olmuş Marmaris. İğne atsan yere düşmüyor derler ya, İçmeler plajı da öyleydi. Plajda turistlere masaj yaptıran oteller var. Hiç hoş değildi. Otellerin masaj salonları vardır mutlaka, bunun için o salonların kullanılması daha iyi olur sanırım. Akşam yemek yediğimiz lokantada garsonlar yalnız garson değil, icabında animatör hepsi, bir bakmışsın doğum günü kutlayan bir kaç turistin başında halay çekmekteler. Çağırdım çocukları:
- Neden halay çekiyorsunuz?
- Patron istiyor, dediler.
- Biz Paris'te yemek yerken hiçbir garson bize vals yapmıyor, dedim.
- Yapmayın biraz onurlu olun, dedim.
- Patron öyle söylüyor, nasıl karşı gelelim işimizden oluruz, dediler.
- Onurunuzdan olmuyor musunuz? Başlarını salladılar çaresizce.
- Patronunuzu görmek istiyorum, dedim.
- Burada değil, dediler. Belki de patronları oradaydı, ama çocuklar korktular patron onlara kızar diye. Hesabı istedik ve içim burkularak ayrıldım.
İztuzu Plajına ulaştık. Bu plaj dünyada doğallığını koruyabilen ender plajlardan biri. Plajın bir tarafı tatlı su, diğer tarafı Akdeniz. Böyle bir plajın benzerinin olmadığı söyleniyor.
Bu iki fotoğrafı biz çekmedik.
- Neden halay çekiyorsunuz?
- Patron istiyor, dediler.
- Biz Paris'te yemek yerken hiçbir garson bize vals yapmıyor, dedim.
- Yapmayın biraz onurlu olun, dedim.
- Patron öyle söylüyor, nasıl karşı gelelim işimizden oluruz, dediler.
- Onurunuzdan olmuyor musunuz? Başlarını salladılar çaresizce.
- Patronunuzu görmek istiyorum, dedim.
- Burada değil, dediler. Belki de patronları oradaydı, ama çocuklar korktular patron onlara kızar diye. Hesabı istedik ve içim burkularak ayrıldım.
Oradan bir kahvehaneye oturduk. Kendime bir çay söyledim. Sunum çok güzeldi, ama bu beni biraz önceki olaydan kurtaramamıştı. Çocuklarıma, değerlerimizi yok eden nerede bir insan görürseniz bana ne demeyiniz, alıp karşınıza o değer yıkıcıyı eğitiniz... gibi kelam ettikten sonra otele döndük. Ertesi gün valizleri hazırlayıp yola koyulduk.
İşte Dalyan'dayız. Çağrı'da pidelerimizi yedik. Valizlerimizi otele bırakıp, Caretta carettaların yumurtalarını bıraktıkları İztuzu Plajına gitmek için Dalyan rıhtımına yürüdük. Hemen biletlerimizi alıp teknedeki yerimizi aldık. Sazlıkların arasından yaklaşık 40 dakika yolculuk yaptık.
İztuzu'na iki farklı şekilde gidilebiliyor. Birincisi tekneyle, ikincisi Dalyan postanenin yanından kalkan minibüslerle Sulungur gölünü dolaşarak. Biz birinciyi ve daha zevkli olanını tercih ettik.
Giderken yamaçtaki Kaya Mezarlıklarını da gördük.
Ben bir şey yazmıyorum, fotoğraflar konuşuyor zaten...
Özel tekne kiralayıp gezinti de yapabiliyorsunuz nehirde. Yengeçleri ve caretta carettaları görmek isterseniz sizi tekneler götürüyor.
Nehir boyunca otelleri görüyorsunuz. Tekne giderken durmuyor, ama dönüşte bazı otellerin müşterilerini bırakmak için bir iki rıhtımda durabiliyor.
Sazlıkların arasından geçerek nehirde yaptığınız yolculuk bir harika.
Teknede yolculuk sırasında bol bol fotoğraf çektik.
Plajda duş mevcut, şampuan kullanmak yasak. Plajı belediye işletiyor sanırım. Küçük bir kafeterya var. İçecek ve yiyecek ihtiyaçlarınızı buradan karşılıyorsunuz. Bundan başka bir tesis yok, olmasın da zaten...
Bu uyarı caretta carettaların yumurtaları için.
Akşam üzeri insanların yerini yengeçler almaya başlıyor kıyıda. Yaklaşınca hemen deliklere kaçıyorlar.
Artık dönüş için rıhtımdayız. Son teknede yerimizi aldık.
Tekneci dönüşte dümeni Demir'e veriyor. Hadi hayırlısı. Sazlıklara girmeden götürüyor oğlum bizi. Yanındaki kızda teknecinin kızı. Çok küçük müdahalelerle dönüşte oğlum bizi getirdi diyebilirim.
Güneşin batışı da doğuşu kadar güzel Dalyan'da.
Bu iki fotoğrafı biz çekmedik.
Dünyanın en nadide plajına blogumuzun ismini yazmasak olmazdı...
Unutmadan nerede yemek yiyelim derseniz, Köşem' de balık derim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)