- Neden halay çekiyorsunuz?
- Patron istiyor, dediler.
- Biz Paris'te yemek yerken hiçbir garson bize vals yapmıyor, dedim.
- Yapmayın biraz onurlu olun, dedim.
- Patron öyle söylüyor, nasıl karşı gelelim işimizden oluruz, dediler.
- Onurunuzdan olmuyor musunuz? Başlarını salladılar çaresizce.
- Patronunuzu görmek istiyorum, dedim.
- Burada değil, dediler. Belki de patronları oradaydı, ama çocuklar korktular patron onlara kızar diye. Hesabı istedik ve içim burkularak ayrıldım.
Oradan bir kahvehaneye oturduk. Kendime bir çay söyledim. Sunum çok güzeldi, ama bu beni biraz önceki olaydan kurtaramamıştı. Çocuklarıma, değerlerimizi yok eden nerede bir insan görürseniz bana ne demeyiniz, alıp karşınıza o değer yıkıcıyı eğitiniz... gibi kelam ettikten sonra otele döndük. Ertesi gün valizleri hazırlayıp yola koyulduk.
İşte Dalyan'dayız. Çağrı'da pidelerimizi yedik. Valizlerimizi otele bırakıp, Caretta carettaların yumurtalarını bıraktıkları İztuzu Plajına gitmek için Dalyan rıhtımına yürüdük. Hemen biletlerimizi alıp teknedeki yerimizi aldık. Sazlıkların arasından yaklaşık 40 dakika yolculuk yaptık.
İztuzu'na iki farklı şekilde gidilebiliyor. Birincisi tekneyle, ikincisi Dalyan postanenin yanından kalkan minibüslerle Sulungur gölünü dolaşarak. Biz birinciyi ve daha zevkli olanını tercih ettik.
Giderken yamaçtaki Kaya Mezarlıklarını da gördük.
Ben bir şey yazmıyorum, fotoğraflar konuşuyor zaten...
Özel tekne kiralayıp gezinti de yapabiliyorsunuz nehirde. Yengeçleri ve caretta carettaları görmek isterseniz sizi tekneler götürüyor.
Nehir boyunca otelleri görüyorsunuz. Tekne giderken durmuyor, ama dönüşte bazı otellerin müşterilerini bırakmak için bir iki rıhtımda durabiliyor.
Sazlıkların arasından geçerek nehirde yaptığınız yolculuk bir harika.
Teknede yolculuk sırasında bol bol fotoğraf çektik.
Plajda duş mevcut, şampuan kullanmak yasak. Plajı belediye işletiyor sanırım. Küçük bir kafeterya var. İçecek ve yiyecek ihtiyaçlarınızı buradan karşılıyorsunuz. Bundan başka bir tesis yok, olmasın da zaten...
Bu uyarı caretta carettaların yumurtaları için.
Akşam üzeri insanların yerini yengeçler almaya başlıyor kıyıda. Yaklaşınca hemen deliklere kaçıyorlar.
Artık dönüş için rıhtımdayız. Son teknede yerimizi aldık.
Tekneci dönüşte dümeni Demir'e veriyor. Hadi hayırlısı. Sazlıklara girmeden götürüyor oğlum bizi. Yanındaki kızda teknecinin kızı. Çok küçük müdahalelerle dönüşte oğlum bizi getirdi diyebilirim.
Güneşin batışı da doğuşu kadar güzel Dalyan'da.
Bu iki fotoğrafı biz çekmedik.
Dünyanın en nadide plajına blogumuzun ismini yazmasak olmazdı...
Unutmadan nerede yemek yiyelim derseniz, Köşem' de balık derim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder